TRT 1 ekranlarında eskiye özlem duyulan aile dizilerinde
oldukça başarılı yapımcı Birol Güven, imzalı dizide özlemler ve o zamanı
yeniden yaşamak isteyenlerin kendilerinden bir şeyleri bulduğu dizi her hafta
TRT1 ekranlarında sizlerle buluşmaya devam ediyor. Seksenler dizisi oyuncuları
ve dizinin genel konusu hikayesi ise şöyle.
Seksenler tam bir ile dizisi romantik komedi tadında aile
kavramının saygının ve mahelle kavramının yaşandığı yıllardan bahseder ya
büyükler işte dizide tam olarak öyle dantel ören kızlar, gazoz içen çocuklar. Klasik bir Türk dizisi deyimi yerindeyse
geçmişe özlem duyanların bu diziyi severek izleyenler olduğu kadar geçmişi dinlemeyin
yeni nesil izleyin işte size babalarınızın annelerinizin çocukluğunda yaşadığı
yaşamdan kesitler.
Seksenler Dizisi Oyuncuları ve Canlandırdıkları Karakterler:
RASİM ÖZTEKİN: FEHMİ
SERHAT KILIÇ: ERGUN PLAK
ŞORAY UZUN: AHMET
YASEMİN ÇONKA: NAZLI
AYŞE TOLGA: GÜLDEN
İLKER AYRIK: ÇAĞATAY
BERAT YENİLMEZ: PASTACI SAMİ
ONUR DİLBER: KOMİSER RIZA
HACI ALİ KONUK: BEKÇİ BEKİR
HAKAN BULUT: BUTİK ALİ
Yönetmen: Müfit Can Saçıntı
Yapımcı: Birol Güven
Seksenler
- Gazozuna maçlar
yapıp, bakkal amcanın önünde maç sonucunu kutladığımız yıllardı,- Karpuz kapuğu düşmeden denize girmez,
- Eti kasaptan,
peyniri bakkaldan alıp, sebze için pazarın kurulduğu günü beklerdik. Bakkalı
kasabı daha henüz süpermarketler yutmamıştı.
- Cafeler
açılmamıştı,
- Pizzacılar
yoktu.
- Hamburgerle
henüz tanışmamıştık…
- O yıllar şimdi
çok gerilerde kaldı,
- Çınar ağacı
bile eskidi, tıpkı bizim gibi...
Seksenler dizisinin
amacı Türkiye’nin 1980’lerin başından günümüze değin geçen otuz iki yıllık
geçmişini ve değişimini klasik bir Türk ailesi üzerinden anlatmaktır. Seksenler
dizisinde sosyal hayattaki değişim, hayatımıza giren yeniliklerin bizleri nasıl
etkilediği gözler önüne serilir.
Seksenler dizisi kaybettiğimiz insani değerleri yeni nesillere tekrar
kazandırmak amacıyla geçmişe yapılmış eğlenceli bir yolculuktur.
Seksenlere Özlem
Seksenlerde çocuk ve
genç olanlar konu o yıllardan açıldığında yaşadıklarını müthiş bir özlemle
hatırlıyor ve iştahla anlatmaya başlıyorlar çünkü Seksenler tam olarak içinden
geçtikleri, iyi bildikleri ve hayatlarına damgasını vurmuş olan yıllar. O
yılları yaşayanlar Seksenler dizisini izlerken tıpkı kendi eski fotoğraflarına
bakarken yaşadığı gibi “vay be eskiden bu saçlarla mı dolaşıyor muşuz, bu
vatkaları mı takıyormuşuz” türü bir nostalji yaşıyor ve eğleniyorlar. O
yıllarda dinledikleri şarkıları duyuyor ve o şarkıları özlemle mırıldanıyorlar.
Bazen de dönemin siyasi ve sosyal karışıklıklarını hatırlıyor, sokağa çıkmaya
korktuğumuz, herkesin birbirine şüpheyle baktığı günlere dönerek
hüzünleniyorlar.
Seksenler dizisi o
yılları yaşamış olanlar kadar yaşamamış olan gençlerin ve çocukların da
ilgisini çekiyor. Gençler hem anne babalarının yaşadıkları döneme hem de o
yıllardan bu yıllara yaşanan büyük değişime şahit oluyor ve çok şaşırıyorlar.
Belki de bir çok çocuk sobayı, merdaneli makineyi, pul yapıştırıp yolladığımız
mektupları, anket defterlerini, siyah önlükleri, kolalı yakaları, sokaklarda
koşturarak sürdüğümüz telli arabaları, misket dolu torbaları ilk defa Seksenler
dizisinde gördü...
Unutulan Değerleri Hatırlatan Dizi: Seksenler
Hayatımıza giren pek
çok yeniliğin bize getirdiği konfor kadar bizim değerlerimizden bir şeyler
götürdüğü aşikar. Seksenler aile birliği, arkadaşlık, komşuluk, yardımlaşma
gibi insan olmanın temel duygularının daha güçlü olduğu yıllardı. Cep
telefonumuz yoktu ama her nasılsa birbirimizi daha çok görüşüyorduk,
kaloriferimiz olmadığı için akşamları bir sobanın etrafında oturup sohbet
ediyorduk. Artık evlerimiz kaloriferli ama biz ayrı ayrı odalarda yaşıyoruz.
Ayrı odalarda yaşadığımız için birbirimizle daha az iletişim kuruyoruz. O
yıllarda televizyonumuz tek kanallıydı, evlerimizde tek bir televizyon vardı
ama seyrettiklerimizden daha çok zevk alıyorduk. Bilgisayarlarımız yoktu,
sokaklarda ve boş arsalarda top oynuyorduk. Oyuncaklarımız yoktu ama kendi oyuncaklarımızı
yapacak yaratıcılığımız vardı. Seksenler dizisi sayesinde aileler bu tip
duyguları hatırlıyor ve çocuklarıyla paylaşacağı hikayeler anlatıyor. Özetle
Seksenler dizisine romantik bir dönem komedisi demek yanlış olmaz. Seksenler
dizisi aslında o yıllarda genç bir aile olan Özdemir ailesinin hüzünlü ve
eğlenceli hikayesidir.
Seksenler Dizisinin Hikayesi - Genel Konusu
Seksenler dizisi kırk
yaşındaki ortanca kardeş Nazlı’nın abisi Ahmet’e getirdiği bir teklifle başlar.
Bu teklif yaşlı anne babalarının yaşadığı ve kendi büyüdükleri evin satılması
ile ilgili babalarını ikna etmeleri üzerinedir. Hatıralarla dolu bu ev kat
karşılığı satılırsa hepsi maddi olarak rahatlayacaktır ama önlerindeki en büyük
sorun babanın buna nasıl ikna edileceğidir.
Üç kardeş o gece ikna
etmek amacıyla babalarının karşısına çıkarlar. Bu evde hatıraları ile birlikte
yaşayan babalarına evin satılması konusunu açmak bile bir derttir. Birlikte
yedikleri yemek sırasında en büyük kardeş Ahmet yavaş yavaş geçmişteki günleri
hatırlamaya başlar ve hatırladıkça babalarına bu teklifi götürmenin ne kadar
zor olduğunu idrak eder. Çünkü babalarının bu evle kurduğu duygusal bağ aslında
geçmişe olan özlemidir. Ahmet de eski günleri hatırladıkça bu duyguya
kapılır.
Ahmet’in hatırladığı
yıllar 1980’lerdir. Seksenler aslında hepsinin hayata adım attığı yıllardır.
Geçmişe döndüğümüzde bu ailenin erken yıllarını, kavgalarını, sevgilerini,
evliliğe ilk adım atışlarını, ilişkilerinin yapılanmasını görmeye başlarız.
Örneğin günümüzde evli ve çocuklu olan Ahmet ile Gülden’in geçmişine
döndüğümüzde asla olamayacak imkansız bir aşk hikayesine başlarız. Seyirci bu
bölümler boyunca “Ahmet’in umutsuz aşkının nasıl olup da evliliğe dönüştüğünü”
merak etmeye başlar.
Nazlı o yıllarda
kendisine aşık olan iki gençten birini nasıl seçmiştir. Seçmediği adam yıllar
sonra boşanmış olan Nazlı’nın karşısına çıktığında neler yapacaktır.
Dizi ilk bölümde
babanın evin satılması teklifini öğrenmesi ile biter. Hayatını çocuklarına ve
ailesine adamış olan Fehmi çocuklarına şöyle bir teklif götürecektir; “Eğer
evin satılmasını istiyorsanız bir şartım var. Bir ay boyunca bu evde birlikte
yaşayacaksınız”. Fehmi’nin tüm beklentisi ise birbirinden tamamen kopmuş
çocuklarının bu bir ay boyunca tekrar birbirlerine bağlanmasıdır. Seyirci ise
hem bu ailenin geçmişini yavaş yavaş öğrenecek hem de günümüzde hangi noktaya
varacağını merak edecektir.
Maddi sıkıntılar
içinde olan aile fertleri babanın bu teklifini mecburen kabul eder ve bu eski
evde yaşamaya başlar.
Bu eski ev ve
hatıralar Fehmi Bey’in çocukları ve torunları üzerinde büyük bir değişime neden
olur ve zaman ilerledikçe tüm aile bireyleri evin satılması fikrinden
vazgeçerler. Bu ev hepsini iyileştirmiştir. Aile dayanışması, geçmişte yaşanan
hatıralar, bu Seksenler mahallesinde hepsinin kenetlenmesine neden olur.
Seksenler Dizisinin Karakterleri ve Ayrıntılı Rolleri:
Seksenler dizisinin
başrollerinde Rasim Öztekin, Özlem Türkad, Şoray Uzun, İlker Ayrık, Ayşe Tolga,
Yasemin Çonka, Serhat Kılıç, Ceyhun Fersoy, Begüm Öner, Berat Yenilmez, Hakan
Bulut ve Necmi Yapıcı gibi ünlü isimler vardır.
Fehmi karakterine can
veren usta oyuncu Rasim Öztekin, Seksenler dizisinde geleneksel-modern
kıskacına takılıp kalmış bir babayı oynamaktadır. Nazlı, Ahmet ve Çağatay’ın
babası olan Fehmi’nin en ünlü lafı “İcat Çıkartma”dır.
Rukiye karakterine
can veren Özlem Türkad, Seksenler dizisinde, her geleneksel Türk annesi gibi çocukları
ve babaları arasında paravan görevini gören bir annedir. Rukiye’nin bu
hayattaki en büyük amacı çocuklarının SSK’lı bir işte çalışması ve hayırlı
kısmetlerle evlenmesidir. Rukiye’nin en sık kullandığı cümle “ SSK’sı var mı
çocuğum?” dur.
Ahmet karakterine can
veren Şoray Uzun, Seksenler dizisinde Gülden’e aşık olan ve tek isteği onunla
mutlu bir yuva kurmak olan delikanlı bir gençtir. Ahmet, sadece Nazlı ve
Çağatay’ın değil, tüm mahallenin de abisidir.
Nazlı karakterine can
veren Yasemin Çonka, Seksenler dizisinde annesinin evlilik ısrarlarından
sıkılmış, üniversite eğitimini tamamlamaya çalışan, mahallenin Ergun Plak’ına
aşık genç bir kızdır. Önceleri bu aşkı ailesinden saklasa da şimdilerde Ergun
ile olan birlikteliğini resmiyete taşıyıp nişanlandıkları için, ailesinin
haberi vardır. Ancak ailesi bu birlikteliği hiç desteklememektedir.
Çağatay karakterine
can veren İlker Ayrık, Seksenler dizisinde ailenin laftan anlamaz, haylaz ama
bir o kadar da duygusal olan en küçük çocuğudur. Şimdilerde askere gitmeye
hazırlanan Çağatay’ın en büyük hayali, ünlü bir yazar olmaktır. Çağatay’ın en
büyük hobisi ise futbol oynamaktır. Futbolcu olmaya çalışmış ama ne yazık ki
becerememiştir. Gülden karakterine can veren Ayşe Tolga, Çınaraltı mahallesinin
en güzel kızı, Nazlı’nın en yakın arkadaşı ve Ahmet’in eşidir. Başlarda Ahmet’e
hiç yüz vermese de, sonrasında aralarında çok büyük bir aşk başlamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder